31 Aralık 2011 Cumartesi

"hade be ordan ailesi" mutlu yıllar diler...

Efendim bizim yakın dostlarımız,günlük hayatımızı anlatınca,bize komiksiniz siz derler. Evet ailece, eşim,oğlum ve ben ayrı ayrı ve birarada komiğizdir. sevenler komik diyor, oysa şaşkın, cins, hade be oradan da denilebilir.

Mutlu bir anımızı anlatırken bile gülüyorlar bize, illa biri yada bir olay bizi bulur.

30 Aralık 2011 Cuma

palti günü

Bu sabah, anneeee çişim var denilerek uyandırıldım. Murat'a saati sordum, 07.20 dedi. Zaten kalkma vakti. Evet evet Berk bizden önce uyandı.Bunu şölene dönüştürerek, tekrar yatmasına engel olduk.Ufak bir, ben bunu giymiceeem arızasını kolay atlattık.

Bugün izinliyim ben. Seçilim uyu Nil uyu dedi. Ben biliyordum zaten Berk okula gidecekse nasıl uyurum.Vicdanıma ve tarihe not; parti var okulda, ondan sebep sabahın köründe ben evdeyken , uyanıp, okula gitti çocuğum.Ben de saat 01.00 de parti yerinde olacağım. Randevulaştık oğlumla :)Yarın için birkaç alışverişim olacak. Haa blogcuğum, dün hediye paketlerini koydum ağacın altına,Berk saat sekize kadar sabırla açmadı hiçbirini .Bizim anneanneye, dedeye, babaya hediyelerimiz dedim. Sana da dedi. E alırlar herhalde bişiycik :) Seçil de hediye yolladı oğluma, tanıdık bir paket kağıdı olunca Elit oyuncak paketi, Berk dayanamadı saat sekizde açtı.

27 Aralık 2011 Salı

poooffff

Durumumu anlatmaya başlık bulamadım. Evet tam bir, offf, pofff, tüüü reziiil durumu !

Berk'in okulundan cuma akşamı haftalık raporunda, bizden istenilen kısmında arkadaşı için yılbaşı hediyesi yazıyordu. Çekilişi pazartesi yapacaklarmış, gönlümüzden ne geçerseymiş. Biz aldık hediyemizi teslim ettik.

26 Aralık 2011 Pazartesi

ayazcı çorbacı

Haftasonu ayaz olacak dedi Yeliz. Aman dedim ya, cumartesi pazar tıkılacağız eve.Ne yaparım haftasonu annesi olarak diye düşündüm.

Cumartesi acıktım ben diyerek uyanan sevgili oğlum, saatin 07.30 olduğuna aldırmadı. Haftaiçi o saatte uyansın diye dil döken biz değiliz sanki. Afyonu patlamamış bir anne, kahvaltı hazırlamak zorundadır. En basit kahvaltı omlet, onu hazırladım.

Ayaz olacak, Yeliz dedi. Ne yapsak acaba?  Off annem de yatıyor, şimdi onlara gitsek Berk anane kalk diyecek. Evde oturalım. Murat geç gelmese bari, berbere gitmeleri lazım,inşallah ikna olur. Yılbaşı fotoğrafı çekileceklermiş. Papaz gibi çıkmasın diye balkonda sigaramı zıkkımlanırken içimden geçirdim. İyi de hava günlük güneşlik. Ayaz olacak, Yeliz dedi. Kesin olacak.

23 Aralık 2011 Cuma

dileklerim-mim

Pazartesi Berk'in hastalığı sebebiyle evdeydim. Dolayısıyla takip ettiğim arkadaşları o gün tam olarak takip edemedim.

Bu sabah blog okumaya başladım. Bana gazete okumaktan çok daha iyi geliyor çünkü. Hypo mim yazmış, okudum. Ayla  da mimlemiş onu, dur bakayım Ayla neler istemiş dedim. Aaaa beni de mimlemiş. Teşekkür ederim. Kusura bakma, kayıtsız kalmadım, pazartesi yazmışsın bundan sebep kaçırmışım.

22 Aralık 2011 Perşembe

laaaaay laaaaay loooom

Bazı sabahlar uyandığımda başlıyor,kulağımda bir şarkı. Genelde cuma sabahlarını pek severim, okul yıllarından beri. Hep neşeli şarkılar çalar kulağıma.

O şarkıyı mırıl mırıl gün boyu söylerim. Bu sabah,

"Sevgi anlaşmak değildir, nedensiz de sevilir" çalıyor kulağımda. Çok severim.Sözleri alır,götürür beni. Anılar canlanır. Yok be illa aşk anıları değil ki, ben bir kelimeden çoook çook eskilere gidebilirim.Tuhaf mıyım,bilmem. Birini düşününce de bir şarkı çalar kulağımda bazen. Kimisi kokuyu hatırlar.Haha bir sanatçı var mesela,sanatçı diyorlar ama şarkıcı, küçüktü bi zamanlar:P Onu ne zaman görsem, adı geçse,nedendir bilmem ağzı kokuyor gibi gelir. Bilmiyorum, çocukluğuma inmek lazım yine belki, nedenini bilmiyorum.

21 Aralık 2011 Çarşamba

istanbul

Akşamdan beri bir istek bende.Öyle böyle değil, İstanbulum geldi...
İnanılmaz bir istek. Bir özlem. Bir merak.

Nasıl yapsam ki, aslında "perşembe istanbulu" istiyorum. Sabah gideyim, akşam döneyim.

20 Aralık 2011 Salı

pembe çay,kömür karası sabun

Cumartesi Elif anlattı, nar çiçeği çayı yapıyorum Ege'ye, aktar söyledi, c vitamini deposuymuş, ıhlamur, kuşburnu falan karıştırıyorum,içiyor Ege dedi. İyi dedim, deneyelim, hatta onların aktarından aldık bizde.

Elif'in sunduğu gibi sundum, Berk şimdi sana pembe çay yapacağım. Bekledi merakla. Bir tutam mercanköşk, bir tutam ıhlamur, bir çimdik nar çiçeği...Kaynamış suya demlenmesi için koydum.Bir tatlı kaşığı ama dolu dolu bir tatlı kaşığı bal. Çabuk soğusun diye de üstüne, arıtmadan su. İçti valla

19 Aralık 2011 Pazartesi

nora naro nova

Evet efendim, hastalığımızın adı nora, naro ya da nova...Durmadan isim değiştiriyor ama bizim doktor, bağırsak gribi dedi kendisine. İlacı yokmuş, pis solucan gibi bir şey bağırsağa yapışıyormuş, vücut bu pisliği, ya kusarak ya ishalle atıyormuş.

Berk'in bünyesi zayıf değilmiş, bu sebeple kusarak ve hafif  atlatmış. Ateş de düzeldi bugün. Oğlum, 103 cm olmuş, 15 Kg. Anneannesi kıyamadı oğluna, yarın da okula gitmeyecek.

Bu arada, akşam Murat da kustu. Ama kendisi insan üstü olduğundan ne doktora gider, ne ilaç alır. Annem ona da el attı, yarın doktora gitmezse, gidene kadar arayacak Murat'ı, yapar mı yapar.Doktora sordum, bulaşmış mıdır ? Havadan bile bulaşır, grip gibi dedi. Umarım bulaşmamıştır bizden :(

18 Aralık 2011 Pazar

hastalık

Cuma akşamüstü,içime bir sıkıntı düştü. Murat'ı aradım, iyi misin diye, annemi aradım. İçimden keşke, Berk'in cep telefonu olsa, iyi misin desem diye geçirdim. Gerçi o da bana, benim anneme yaptığım gibi, offf anne iyiyim derdi sanırım. Okulu aramaya çekindim, birşey olsa zaten onlar arıyorlar. 

16 Aralık 2011 Cuma

poşet

Bana göre önemli ama çok da sorun edilecek bir konu değil. Önemi, ben severim poşet  biriktirmeyi, kutuları atmam. Lazım olur :) Murat; "Nil unutuyorum sormayı anneme, çocukken poşet  ile ilgili bir sorun mu yaşadınız, yeter artık,her yer torba,poşet" diyor.

Tansaş, Kipa poşetlerini çöp için biriktiririm. Güzel mağaza poşetlerini ise şu günlerde Berk'in yedeklerini okula göndermek için, benim diyet yemeklerimi işe taşımak için.

En büyük poşetleri ise, diğer küçüklü büyüklü poşetlerimi saklamak için. Bu büyük poşetler için ise, kutu biriktiririm. Aldığım hiçbirşeyin kutusunu atmam.

15 Aralık 2011 Perşembe

berk'e (2)

Oğlum ;

Bugün kuzenimin annesinin yani yengemin beyin kanaması geçirdiğini öğrendim. Duruma çok üzüldüm. Yeşim Teyzen, tek çocuk olunca hiçbir şeye yetişemiyorsun dedi. Yine içim içimi yedi.

Zaten sana bazen bakınca, ağlamak geliyor içimden. Hep dua ediyorum, sağlıkla başında olalım. Büyüdüğünü, mezuniyetini, evlendiğini hatta varsa şansımız torunumuzu görebilelim.

14 Aralık 2011 Çarşamba

tubalet...

Efendim, dün inşallah son kez usta geldi, banyomuzun alttaki komşumuzun banyo tavanını ıslatmasını sonlandırmaya. Banyonun içine eden usta, 10 gün böyle kalacağını da bildirip,mutlu mesut ayrılmış evden.

Eve geldik, bir baktık holde Berk'in taburesi, benim oğlum benim gibi, bir şeyin yeri değiştiğinde huzursuz oluyor, babası gibi değil, babasına göre bir şeyin yeri diye bir şey yok. Neyse, bir girdik banyoya amaniiiin. Banyo dolabında duran misafir havlularım, günlük havlularım dolaptan çıkarılıp, Berk'in banyo küvetine yerleştirilmiş. Eminim sevgili usta, temiz! elleriyle taşıdı onları, hepsini yıkayacağım offf. Bir baktık, yerde 3 delik, tesisat görünüyor. Berk hemen çıktı banyodan. Ellerini bile diğer küçük tuvalettin lavabosunda yıkadık.Akşam uyumadan önce, çişimi yapmam da yapmam ! Sevmedi yeni halini banyonun. Zor ikna ettim, üstün başarılı bir anneye uygun şekilde; rüşvetle!

13 Aralık 2011 Salı

ay baba...



Ağaçı süsledik, süsledim yani. Ağacın önüne koymak için Noel baba figürlü çorap koydum.Bence çorap değil o, çizme ama çorap diyorlar. Berk'e sordum, kim bu ?

Ay baba...Güldük. Ama ben çocukluğuma gittim. Zaten hayatı,  oğlum doğduğundan beri, filmlerde olur ya hani, eskiye dönerken,görüntü bulanıklaşır, öyle yaşıyorum.

12 Aralık 2011 Pazartesi

yaş 39,haftasonu...

Dün 38 yaşımın son günüydü...39'a merhaba dedim sabah..Eee bişey değişmedi ki, aynıyım :)

Alış veriş dolu bir haftasonu geçirdik. Güzel, aksiyon dolu ve tam bize yakışır şekilde arıza ve delice...

Cuma akşamı Berk'i okuldan annemler aldılar, Murat da beni işyerimden aldı. Yılbaşı ağacı almaya Kipa'ya gittik. Ağaçı almak kolay oldu. Murat kararlıydı. En fazla 150 cm. Hissetti tabi, boyumdan büyük istediğimi. Neyse, süsleri almak çok zordu. Süsleri yapan firmayı nette aradım bugün şikayet yazmak için,ortada yok böyle firma. Esefle kınıyorum; ulen kırmızı süslerin hepsine sarı yaldız,sarı ip koymuşlar. Gri sim koy, alla alla. Tabi ki, almadım. Ama uzun sürdü alış veriş. Murat da "Allahım yarattın, takip et " bakışlarıyla dahil oldu, süs seçmeme.

Bu arada oğlumuzu aradık, anneannede kalacakmış, mutluymuş, gelmeyin talimatını verdi. Arada yemek yedik, Şirinlerin dvdsi çıkmış, heyecanla aldık. Yapı olarak , tencere kapak olduğumuzdan kendimize film almak aklımıza gelmedi. Yahu oğlan anneannede, saat daha sekiz, al bi film, ya da ne alıyorsun, gir sinemaya. Yok. Oradan metroya gittik. Süslerin devamını almak için. Oradaki süslerde de ip koymamışlar. Az alabildim süsü yani... Gerçi Murat,  ağaç 150 cm Nil, abartmasan dedi durdu.

9 Aralık 2011 Cuma

benim arkadaşım...


Bunu benim arkadaşım yaptı...Şimdi bakarsın kendisine, koca koca gülen gözler, ufak tefek, dünya tatlısı bir kadın. Hani bana sorsan, ben onu alır salonuma oturturum, gitmesin bir yere diye. Kimi insan vardır hep yanında olsun istersin, özdür, candır, doğru söyleyendir, gerçek dosttur. Arayandır, sorandır. Kardeşim, dünyadaki en mikemmel burçta doğan Ege'min, annesidir, hemşerimdir. Yeteneklidir, akıllıdır. Her konuda konuşursun, akıl verendir,seni,  derdini dinleyendir, ki dinleyeni bulmak çok zordur, hele kadın cinsinden. Dedim ya dosttur.Arkadaş,bakıyorum bakıyorum, Vay be! diyorum. Yapabilen, abarttığımı düşünebilir, düşünsün, abartmıyorum, hatta beğenimi, hayranlığımı az bile aktarabildiğimi düşünüyorum. Şöyle düşünmek lazım beni; haşere mi, haroşa mı, neyse onu bile yapamayan bir kişilik olarak . Onu bile derken, bana hep " sen de haroşa ör" denmiştir. (doğru mu yazdım, bilmiyorum ) Yapamadım ama,  ben el becerisi olan herkese hayranım arkadaş.  

6 Aralık 2011 Salı

mimlendim...mimlerim


Kural1; Ödülü veren kişiye teşekkür ediyoruz ve bloğun linkini veriyoruz.

Efendim, ödülün ne olduğu konusunda en ufak bir fikrim yok. Ama bir karşıyaka :) ziyaretinde verir herhalde ödülümü, beni kanki ilan eden, harbiden de kanki olduğumuz sevgili hemşerim ; babayımben... 

banyo

Kaç zamandır anlatacağım, ayrıkotum banyo olayını sevmiyor ya, dalgamı geçiyorum ama bir seferinde itiraf ettiydim, ben yazayım sen oku dedim. Dün akşam saçlarımın ahenkle her biri başka yöne bakan dansından sonra, aklıma geldi.

Ben Nil, banyo yapmaktan nefret ediyorum!

5 Aralık 2011 Pazartesi

annelelee bağılılmaz

Efendim, pek bir güzeldi haftasonu. Cumartesi kavitasyona gittim, iki hafta aradan sonra, bir buçuk yazıyla, 1,5 kg rakamla vermişim. Demek ki neymiş,bunca ay boşuna aç yaşamışım :) İki hafta misafirlerimle yedim içtim, kilo almışımdır derken, vermişim. Üstelik kahve de içtim boool boool .Kavitasyondan annemlere döndüm. Çok mutluydum, annem daha mutlu!! bir haber verdi; karşılıklı nefret ettiğimiz, annemin akrabası gelmiş. Annem bayılıyor kendisine, o şey de annemi seviyor. Ama kendisinin hatası bana büyük, affetmiyorum, manyak kişilik olduğu halde, bir de üste çıkıyor. Anneannemin hastalığında anneme gelip, onca suçunun üstüne ,bir de  elimi havada bıraktı, hoşgeldin bile dediydim. O günden beri azılı düşmanım kendisine. Bana hatasını burada anlatmıyorum ama ben haklıyım o ka ! Anneme özel tembihim var, asla Berk'i görmeyecek. Görmüş!!!! Annemle ciddi tartıştık. İstemiyorum görüşmelerini. Geri çağırsaydı beni.  Neyse bağrıştık, ben oğlumu aldım, eve gittim.

2 Aralık 2011 Cuma

berk'e...

Her sabah; en az yarım saat yataktan kalkman için dil döküyoruz. Yalvararak, evet yalvararak üstünü giydiriyoruz. Rica, minnet burnuna sprey sıkıyoruz. Bu da en az 10-15 dakika sürüyor.

Her akşam; en az yarım saat uykuya geçmen için dil döküyoruz.Yalvararak burnuna sprey sıkıyoruz.Sen bebekken, burnuna sprey sıkarken, gık demezdin. "Site vel, site vel " diye, streimarı isterdin. Çocuğuna orantısız güç kullanmak zorunda kalanları anlamazdım. Doktor spreyi sıkma yöntemini, ellerini başının üstünde çapraz hale getirip, küçücük ellerini, tek eliyle tutup, uygulamalı gösterdiydi. İçim ezilmişti. Asla uygulamadım. Sana rica ettim hep.  Ama son iki aydır, ızdırap çektiriyorsun. Hayıl hayıl hayıl !!

1 Aralık 2011 Perşembe

izdivaç


Sinir olmamak elde değil...Yeni nesil bir alem,haa yeni nesil ne yapsın? Televizyonlarda, bangır bangır izdivaç programları.Evlenmek için ortaya konulan şartlara çok şaşırıyorum.Ben Allahıma bin şükür,anca hastaysam,malesef iznime denk geldiyse,cık cık cık diyerek izliyorum memleketimden manzaraları.Ha tabi izlerken kalite aradığımdan,Okan'ı izlerken tanıdım bu karakterleri...Medya arkasında...Ben onları tv karakteri sanırken,meğer içimizde de yaşarlarmış...Yakınımda hiç evlenmemiş bir arkadaşım," valla evi falan olmazsa aşık bile olmam" dedi...Gerçi dünya iyisidir normalde, ama benim kızmam için yeter de artar bile...

belki de sıra bende




Dün öğlene yakın saatlerdi..Bahçede sigara içerken,aniden koluma kuş pisledi.Heyyyoooo oldum,yırttık abicim.İşte artık sıra bende.Hayatımda ilk kez kuş pisledi,bu bir işaret!Hemen hayaller kurdum,bilet alacağım.Yok sayısal loto,alla alla şans topu mu oynasam? İki tane ev alayım,biri Berk'e ...Yok üç tane alayım,birini kiraya veririm.Birini Berk'e saklayayım.Aa neden,yok onu da kiraya vereyim,gelen kız beğenmez illa bizim evi,satarlar.Dur evlilik sözleşmesi de yaparız.Üç tane döneri var Berk'in kafasında üç kez evlenecekmiş.Sorun yaşanmasın.