30 Ocak 2012 Pazartesi

27 Ocak 2012 Cuma

öyle bir akşam

Dün akşam, iki yıldır gürültülerinden,kavgalarından, eve gelen arkadaşlarımız bilir,çalamadıkları ısrar ettikleri flüt konserlerinden bize gına gelen üst kat komşularımıza misilleme yaptık.

Şantaj, tehdit, orantısız güç kullanarak, imdaaat sesleri, yapmaaaa çığlıkları eşliğinde oğlumuzun, gözüne damla, burnuna sprey, okulda hangi sebeple kafa derisinin tamamına yayılan sarı simleri kafasından temizleme operasyonu ve iki ay sonunda ayak tırnaklarını kesme işlemi yaptık. Yaptığımız gürültü ve huzur bozma çığlıkları için üst kat komşumuzdan asla özür dilemiyoruz! Alt kattaki canımız komşumuz zaten bize acımıştır, onların da 3 yaşında kızları var.Hani dün  anneme dellenip kendime acı çektirmek istiyordum ya, akşam bu işlemleri yaparken geçirdiğim kaslarımın gerilmesi sonucu şu an boynumu kıpırtadamıyorum. Herşey yolunda yani.

26 Ocak 2012 Perşembe

offf

Bazen ben bu işi beceremiyorum diyorum. Üç yaşında bir çocuk, benim çocuğum bana kendimi yetersiz hissettiriyor. O mu hissettiriyor, ben mi hissediyorum ?
Yetersiz, zavallı, otorite yoksunu olarak görüyorum kendimi.

Ha bir de, çocuğunu üşüten kişi !! Dikkat edeceksiniz diyen bir annem var. Yemin ederim alıp başımı gidesim var. Üşütmemesi için daha ne yapayım ben bilmiyorum ki ? Annem gece üstünü açıyordur diyor,arada kalk bak ! Kaç kez örtüyorum üstünü,kaç kez kalkıyorum ben.  Ben uyurken açılıyordurmuş. Anneysen uyumuyacaksının başka türlü söylenişi herhalde.Tamam uyumayacağım artık,tamam yeter artık !

25 Ocak 2012 Çarşamba

teyefon

Ben Nil

Telefonumda numarası kayıtlı olan, bunu bilen ve bilmeyen tüm dost, eş, akrabadan peşin peşin özür diler, haftaiçi akşam saat 19.00 ve 21.00 arası, haftasonu sabah 09.00 akşam 21.00 arası, benim numaramdan gelecek olan, mesaj, mail,çağrı gibi garip olaylardan şahsım olarak sorumlu olmadığımı belirtirim. Murat'ın telefonundan gelebilecek her türlü çağrı, mesaj ve mail normaldir, çünkü onun telefonu bozuk !

Saygılarımla

23 Ocak 2012 Pazartesi

haftasonu...

cuma...

Eve döndük, eve döneceğiz diye sürekli bana yanaştı. İşini bilir benim oğlum. Anneannede dua etmeye başlamış, "Ayyahım, sana şüküllel olsun, şilin baba bana çıksın" evde de dua etti, "anne ben akıllı çocuğum di mi, şilin baba bana çıkal di mi" dedi. Anneme hafif kızdım içimden, dua edince çıkar demiş, çıkmazsa inancı zedelenecek.

Söz verdim başka yerden alacağız,belki çıkar diye.

20 Ocak 2012 Cuma

ordan burdan -dört-

eve dönüş...

Berk efendi cuma akşamından beri anneannesinde kalıyor, annem memnun, babam memnun ,Berk memnun. Zavallı kocam ve ben kovuluyoruz, istenmiyoruz ve otoritemiz sıfırlandı.

Hatta babasın adı artık; Muyat Çaymak oldu.O derece benimsedi orada kalmayı, hadi gidin demeler, hatta evinize gidin demeler...Ama bugün eve dönüş var.
Annem biz getiririz dedi. Yok artık dedim, o kadar da değil gelecek. Tabi ki kendime değil güvenim,yarın Ela'nın doğumgünü var, Elif ve Ege bizi evden alacak diyeceğim, yoksa nah getiririm Berk'i eve :)Pazar günü de güzel bir program daha yaparsak bizi kabul eder yine herhalde:)))

18 Ocak 2012 Çarşamba

öncelikler...

Sensin benim önceliğim Berk,

ama bazen başka şeylerin önceliğinden değil, mecburiyettendir hareketlerim.Az önce beni aradınız anneannenle, ben iş telefonumda konuştuğum için müşteri ile hatta iş cebimle birine dert anlatıp, dahili telefonumla da depo ile konuşuyordum, meşgule aldım sizi. Konuşma uzun sürdü.Bir daha aradınız açtım.

16 Ocak 2012 Pazartesi

gribal faranjit

Doktor faranjit demiş, kan ve idrar tahlili istemiş. Park Polikliniğe gidin,insan hemşireler var dedim anneme. Geldik,hemen sonuç verecekler,az sonra gireceğiz,doktordan sonra  ararım dedi annem

Dakikalar geçmek bilmedi bana. Yıkacak ortalığı dedim. Ömrümce iğneden korkmadım ama Berk'e yapılacak diye içim kıyıldı.Annem aradı şimdi, tahliller temiz çıkmış. Grip dedi doktor dedi. Doktoru aradım, nedir durum diye, gribal faranjit dedi,bakteri değilmiş. Yüzde on ihtimal vardır, çevirebilir ama tahliller temiz, grip ilaçlarına devam, antibiyotiğe tekrar gerek yok dedi. Ateşlenebilir, pedifen ver dedi.

tabanca değil makinalı tüfek

Az önce doktorla konuştum, neyden şüpheleniyorsunuz dedim, endişelenme,hastalık antibiyotiğe rağmen tekrarlayabilir,yeni bir mikrop olabilir,tabanca ile halledemediysek, makinalı tüfekle yok ederiz dedi.

Cuma sabaha karşı,yine ve yine dörtte, telefon çaldı. Yine uyumuyordum. Huzursuzdum. Berk annemde kaldı, ben sabah erkenden Ayvalık'a doğalı bir hafta olan Doruk ve Çiçek'i görmeye gidecektim, sabah arıza çıkmasın diye,annemde kaldı. Annem ateş düşürücü ve ateş ölçeri getirin dedi. İlk kez yanına koymadıydım, nasılsa antibıdı alıyor,bişey olmaz diye.

Yeni birşey öğrendim, antibiyotiğe rağmen,içerken,daha bitmemişken  yeniden ve yine hastalanabilir! Başlayacağım bu gribe.Burnunu açık tutun demiş doktor. Demiş diyorum sabah dörtte ilacı verdik şükür düştü. Ben çok gerildim, neden niye diye. Annem sanırım ortada olmamamın herkes için iyi olacağını düşündü, sen git, nasılsa doktor görecek dedi. Hiç uyumadım, gittik. Doktor grip demiş. Cumartesi hiç ateşlenmedi, ateşlenirse Pazartesi göreyim demiş. Pazar da çok iyiydi, bu hafta okula gitmeyecek, annemin talimatı. Zaten geçen hafta da ,gitmesin demişti,ben dedim, dinlenmeliydi dedim diyor. Berk  çok iyidi ama, üstelik okula giderken mutlu malum!  Pazar günü öğlen uykusuna yatınca, süt,çikolata,ıvır zıvır ve kitap almaya çıktık Berk'e. Yine ateşlenmiş.

13 Ocak 2012 Cuma

feysbuk

Bahsetmişti,televizyona çıkacağım diye,ama tesadüfen öğrendim bugün olduğunu,evde olduğum için izleyebildim.İnanılmaz heyecanlandım, heyecandan fotoğraf çekmeyi bile akıl edebildim.

Sabah uyanınca,hiç adetim olmadığı halde facebooka baktım, duyurmuş Hülya, 09.00 da yayındayım diye,bugün evde olduğumdan izleyebildim. Heyecanlandım,güldüm,sevindim. Anne diye bir program, tespitlerini sundu, uzmanlar vardı, beslenmeden, betadan, domuz gribinden falan bahsedildi her birinde söyleyecek lafı vardı arkadaşımın,gurur duydum.

12 Ocak 2012 Perşembe

ordan burdan -üç-


Okulda yılbaşı için fotoğraf çektirdiler. Bize verilen fotoğraf, bu gördüğünüzden daha büyük. Murat çerçeve yaptıracaktı, iki tane kopyasını bu görülen boyda yaptırmış, en büyük boya çerçeve yaptırmadan gelmiş. Üç tane aynı pozu ne yapacağımızı sordum, birini iş yerine götürecekmiş, görmemişin oğlu poz vermiş hesabı, birini annemlere hediye edecekmişiz.E bana yani eve dedim, o büyüğü bir ara çerçeveletecekmişiz.Bu poza bakıyorum bakıyorum babamı görüyorum. Babamı gördüğüme göre bana da benziyordur. Kapatın burundan yukarsını, aynı ben:)

11 Ocak 2012 Çarşamba

başaldııımmm

Dün akşam insanlık için sıradan ve küçük, bizim için büyük bir ilk gerçekleşti. Berk ilk kez ayakta işedi ! Ben aferin sana dedim, babası oğlu mezun olmuş gibi gurur duydu, uzun zamandır Murat'ın otuziki dişini birden görmemiştim, büyük olay, Berk ayakta işedi !

Bana meyve soyma talimatı verdi oğlum, ben de çiş yapacağım dedi. Zaten banyonun ışığı açık, uzun süredir kendi yapıyor . Ben elma soyarken, şaaar diye ses duydum, garip geldi, niye çişin sesini bu kadar net duyuyorum ki dedim, hemen gittim banyoya, Berk ayakta bana gururla başaldıııım,erkek gibi dedi. (r'yi net biçimde söyledi ) Önce bir kaldım. Klozetin boyu uygun değil ki, ayakta yapmasına. Ama yapmış. Bak diyor klozetin içini gösteriyor, bak benim çişim. Bak bulaya da geldi. Bir iki damla da klozetin üstüne gelmiş. Eşofmanını, külotunu kontrol ettim ıslak değil, yerde de ıslaklık yok. Aferin sana dedim.Sifonu çektim, vay neden çekmişim, babasına da gösterecekmiş. Oğlum anlatırız, görmese de olur dedim. Salona geldik, ananemi ala,ona da söyleyelim. Aradık, Berk gururla ben ayakta çiş yaptım dedi. Ne kadar önemliymiş onun için.Tutturdu Elif'i ala, Ege'ye de söyleyelim. Utandım be, olaya bak, ayakta çiş yaptı aferin deyin. Elif Ege'yi uyutmuş anneciğim, görünce söyleriz dedim. Emle Abiyi ara. Tüm dünyaya duyuracak !

10 Ocak 2012 Salı

iyişalla

Dün yine okulda ateş 38'i geçmiş. Akşam da 38.9'u gördük. Ne biçim virüs bu ya, antibıdıya rağmen devam ediyor. Doktora sordum; 6 dozdan sonra devam ederse hala ateş, o zaman görüşelim dedi. Bugün sabah 4. dozu verdik. Çok sevdi tadını, dolabın önünde yakaladım şişeyi alırken, ucuz kurtulduk, gerçi ne biçim kapak yapmışlar diye kızıyordum firmaya ama demek ki çocuklar açamasın diye önlemmiş, firmaya şükranlarımı sunuyorum. Dolapta şişeyi nereye koysam, Berk efendi ulaşır. Zaman kolluyor, ben ortada olmayayım, sandalye alınır ve ulaşılamıyacak yerlere ulaşılır. Allah koruyor ama dört açmak lazım gözleri.

9 Ocak 2012 Pazartesi

doktollal iyi birisiydir

Perşembe günü hafif ateşlenmişti Berk , akşamı da 38.7 oldu. Cuma günü süper, ne ateş, ne halsizlik. Dedim ki grip bu ! Okuldan arkadaşlarla fasıla gidecektik,e oğlan da iyi, Murat ikiletmeden git tabi ben idare ederim demişti,annem bize gelsinler dediydi. Yani ilk kez evren bana süper yardımcı olduydu.

Cuma akşamı arkadaşlarla olmak bana çok iyi geldi. Götürdüm rakıları. Garson siparişi alırken, herkes rakı deyince, ooo bravo dedi, anında ters baktım, sinir oluyorum bu erkeklerin vay be kadınlarda yapabiliyor muhabbetlerine, bir de şakır şakır yağan yağmurda sigara içecek alan yapmamalarına kızdım, bunların dışında herşey çok güzeldi. Arkadaşlardan bazıları geceye devam ettiler, ben külkedisi olduğum için onikide ayrıldım onlardan. Eve geldim, Murat dahil uyuyor,normalde ikiden önce yatmaz. Ben de yattım, sabah saat dört, Berk seslendi, su istiyorum, verirken yanağına değdi elim, baktım ateşli,ölçtüm 39 ! Haydaaa, içimişim rakıları,uykum var,oğlum beni beklemiş ateş için. Görev başında içilmez ki be kadın, annelik görevinin mesai saati yok ki, verdim pedifeni. Yarım saat bekledim,ölçtüm ateşi, yok düşmüyor. Kırk dakikayı geçti,yok düşmüyor. Bir ölçü daha verdim ilaç, sabah saat 06.00 da 37 oldu. Arada Murat'ı uyandırdım, sirkeli su yapalım diye, Berk istemedi, Murat da hemen sızdı ,ben sabahladım.

6 Ocak 2012 Cuma

oğlum aşık oldu...

Oğlum sanırım aşık oldu. Ve ben sinir oluyorum. Kız çok güzel,böhüüü. Üstelik oğlum beni aşağıladı, senin saçlalın güzel deyil dedi. Senin gözlelin siyyah deyil dedi. Senin bunun güzel deyil dedi, pantolonumu söylüyor. Tek aldatılan ben değilim, Hülya'da aldatılıyor. Çünkü şu hayatta bir tek Hülya'nın saçlalı güzeldi Berk için. Yeni birini buldu, yalnız bu kızın gözleri de güzelmiş. Saçlalı da güzelmiş, böle böle saçlalı valmış, böle böle paytolunu çok güzelmiş. Oha dedim kıyafeti de incelemiş.

İçim çok buruk a dostlar, karşılaştırıyor bir de. Zaten ben dedim, kurum sahibine söyledim, ne yaptınız siz dedim, haksızlık dedim. Kızın suratına da gıcık dedim.

4 Ocak 2012 Çarşamba

ordan burdan iki


Murat bana yılbaşı hediyesi şu heykelciği almış, ısrarla hala dalga geçtiğini düşünmekteyim ama içinde espri olduğuna göre zaten bizi yansıtıyor, ama alt yazıları da okumuyor değilim,kesin iyi bir anne kurabiye yapar ! ama olmuyor bilader,zorlama yani.  Bu duruma yakışır biçimde, kek börek yapmaktan vazgeçip,oğullarıma bunları aldım. Berk olan,büyümek ekmeğini yemiyor ısrarla, normal ekmek de yemiyor evde, ama biz sevdik,sağlıklı büyümeye! karar verdik. Berk, evde  ekmek yemiyor diye tabiki vazgeçmedim,Çikoluno aldım,bakalım sevecek mi? Sevmezse de evde yiyecek başka kırkında bir oğlum var,yılın en iyi eşi demek yerine,yılın en iyi annesi dediğine göre,ona da annelik yapmam lazım,bence:)

3 Ocak 2012 Salı

mutlu etme mimi

"Karşımızdakini mutlu etmek için yapabileceğimiz 10 şey" diye mimlenmiş adaş, o da beni de mimlemiş...Şimdi zor konu, mutluluk neye göre, kime göre ,nasıl ?

Ben başlayayım maddelerime;

oradan buradan

İyi ki dooodun diyin bana" dedi

"Sıpaydırmen oldum ben kolkun benden" dedi, haa bir de "bana ulen sıpaydırmen deyin hadi" dedi...

Yılbaşı gecesi, onikiye kadar ayaktaydı Berk... Gündüz ananede gayet almış uykusunu.Geriye doğru saydık,10,9,8....Kucağımdaydı Berk, yeni yıla girdiiik dedim. Başladı ağlamaya, girmeyeliiiim diye. Hemen Allah Allah birşey mi malum oluyor diye geçirdim içimden,huzursuz oldum. Annem olaya el koydu, uykusu geldi. Evet uykusu gelmişti. Öpüşelim dedim, yeden öpüşüyoluz ki dedi. Neyse ki öptürdü:) Hemen gittik odasına, uyudu.