hastalık

Cuma akşamüstü,içime bir sıkıntı düştü. Murat'ı aradım, iyi misin diye, annemi aradım. İçimden keşke, Berk'in cep telefonu olsa, iyi misin desem diye geçirdim. Gerçi o da bana, benim anneme yaptığım gibi, offf anne iyiyim derdi sanırım. Okulu aramaya çekindim, birşey olsa zaten onlar arıyorlar. 

Eve geldik, gayet iyiyiz. Bakkaldan çıkarken, rufflesları gördü, fin mayk roketli, küçük bir arıza yaşadık, asla almam çünkü. Zaten sinir oluyorum, ne zararlı ise çocukların ilgisini çekecek şekilde pazarlıyorlar. Pınar çocuk sütü bile, sıradan fotoğraflı ama danonenin muzlu ve çilekli sütü ise vakvuyinli.Danone ve pınara kızgınım. Normal sütlerini çocukların ilgisini çekecek şekilde kutularda satsalar ya. Canın patates istiyorsa ben sana yaparım dedim. Fazla pişirmişim actifryde zaten ruffles gibi oldu.

Gayet güzel yedik içtik. Uyku saati gelince, karnım ağrıyor dedi, Berk. Ben hemen ciddi bu dedim. Murat bana güldü. Murat'ın  gözleriyle bana neler dediğini duyduğum için ben de güldüm. Ama ben haklıymışım malesef. Akşam saat dokuzdan, sabaha kadar kustu çocuğum.

anlamalıydım zaten,yüzünün sarılığından

Sabahladım başında, bir ara sızmışım, bir fırladım, Berk gözleri yarı kapalı, ağzı açık, nefes sesi duyulmuyor.O anı hafızamdan silmek istiyorum. Çocuğumu sarsarak, oğlum iyi misin diye bağırdım. Korktum, kalbini dinlemeye. Berk sakin ve kısık bir sesle, iyiyim anne, kusalım dedi.

Sabah olmadı bir türlü, bitap düştü. Saat dokuz olsun da Elif'i arayayım dedim, gidemeyiz Hayat'lara çünkü. Berk duydu, Murat ile konuşmamı. Nasıl ağlıyor, ayağa kalktı, giydirin beni, ben paltiye gitçem, Ege'yi alcaz, Alca'ya, Ela'ya, Alpi'ye, Tuna'ya hediye vercem. Tuna yoktu ama Berk asla ayırmıyor Tuna'yı arkadaşlarını sayarken. O sırada Yeliz aradı, anlattım durumu. Ya çocuğu üzme, iyi hissediyorsa gelin dedi. Ayrıca salgın varmış ama ishal olunuyormuş dedi. İyi dedim, ishal yok. Demek ki, yediği birşey dokundu. Berk'i görmek lazım, gece boyu, uykusuz kalan o değil, partiye gidebilmek için gözüme bakıyor. Bu da bana ders olsun, günü gelmeden programları söylememek lazım ama ben de seviniyorum  programlara, ayrıca Berk'in  yatçaz kalkçaz alkadaşlalımı gölcem hevesiyle beklemesine ben de heyecan yapıyorum.

Gittik Elif ve Ege'yi aldık. Yol sorunsuz geçti. Murat ve benim salaklığımız yüzünden, Ege'nin oturduğu tarafa çocuk kilidini ayarlamayıp, Ege'nin de kapıyı açmasına duyduğumuz heyecan ve korkunun dışında. Neyse ki, oto koltuğundaydı. Hata,  büyük hata bizimkisi. Elif, havuç hazırlamış Ege ve Berk'e. Yedi onda da sorun olmadı. Elif'e bayılıyor Berk. Sesleniyor, Elif Elif !!! Elif duymuyor, güzel Elif güzel Elif diye sesini duyurmaya çalıştı, Elif'in hoşuna gitti tabi, Elif'in hoşuna gitti diye, Berk'in yüz ifadesi çok güzeldi, görülmeye değerdi. Okulun sahibi daha 21 aylıkken, okula başladığının ikinci haftasında  söyledi, çok işiniz var, çok çapkın olacak! Çapkın çapkın bakıyor Elif'e.



Arkadaşlarıyla güzel bir gün geçirdi. Gün boyu iyiydi. Tuvalete bile kendi gitti, neden beni çağırmadın dedim, pipimin yerini biliyorum dedi. Arada karnım ağrıyor dedi, hadi dedim banyoya gidelim. Lavaboya eğildi, suyu açtık, anne bu su kusmuyor dedi. Kıyamam ben ona.

Dönüşte Elif ısrar etti, çıkın yukarıya. Çıktık kıyamam bana pişi süprizi yapmaya karar vermiş ama Berk günün süprizini yaptı, ateş 38,7. İzin istedik kalktık, nasıl bir gece bizi bekliyor endişesiyle, çünkü Elif çubuk kraker ikram etti ve Berk almadı !!! Bu yeterince hasta olduğunu işaret ediyor zaten, oysa ki, gündüz kekleri götürmüştü.

Eczane daha kapanmamıştı. Özlem iyidir işinde, ne önerse bize iyi gelir. Ben ona çok güvenirim ama illa bir sorarım doktorumuza. Kongest içsin dedi, tekrar kusarsa, içtiği suyu bile, emedur fitil ver dedi.

Ben eve gelince doktoru aradım, o da Yeliz gibi salgın var ama sizde ishal olmaması çok iyi dedi. Ateş için, pedifen ve kongesti dönüşümlü ver dedi. İki günmüş hastalığın ağır hali. Pazartesi konuşuruz dedi. O sırada Berk tekrar kustu. Yine aradım doktoru, emedur fitil vereyim mi diye. Bir süre düşündü, bitap düştü dün gece tabi, ver şimdi ama sadece bir tane, fitile rağmen kusma devam edese, serum yemek zorunda kalır dedi.

Çok şükür bir daha kusmadı, fitilden sonra. Uyuyacaktı, benim yemek yapmaya halim kalmadığından dışarıdan söyledik. Zil çalınca, ne geldi dedi, çok sevmediği için gönül rahatlığıyla pide geldi dedim. Çok acıktım yiyeceğim dedi. Sade kaşarlı küçük bir parça yedi. Yattı. Biz her an acile gidebiliriz diye, aportta bekledik. Ama iki saat geçip de, derin uykuda olunca, rahatladık. Ama ateş ilacın etkisi geçince, 38.7'lere yükseliyor.

Pazartesi için izin aldım, antibiyotiksiz geçmeyecek anladım. Doktor yolları göründü bize.

Vicdan azabındayım, ishal değil diye, kızlar da, gelin gelin dediler diye gittik. Umarım çocuklarıma bulaştırmamışızdır. Gerçi gitmek , dost yüzü görmek , aldığımız hediyeleri beğenmelerini görmek çok güzeldi. Arca'm beni iki kez aynı yanağımdan öptü, teşekkür etti. Ege'm babasına heyecanla, Berk bana parfüm almış dedi. Kıyamam Ela'mınkinin fısfısı bozuk çıktı, ben o aldığım yeri halledeceğim kesin!  Alpi'm  de perfümüm güzel kokuyor demiş.

Bir çocuk sevindirmek kadar güzel birşey yok bizim için hayatta. Buna paha biçilemez benim için, Allaha şükür, tencere kapağız Murat ile.

Hep sağlıklı, hep mutlu olsunlar. İki dakka sevindireceğiz diye umarım bulaştırmamışızdır. Sabah iyi olmasaydı Berk, akşamı tahmin edebilseydim asla gelmezdim. Umarım umarım bizim yüzümüzden hasta olmazlar.