tubalet...

Efendim, dün inşallah son kez usta geldi, banyomuzun alttaki komşumuzun banyo tavanını ıslatmasını sonlandırmaya. Banyonun içine eden usta, 10 gün böyle kalacağını da bildirip,mutlu mesut ayrılmış evden.

Eve geldik, bir baktık holde Berk'in taburesi, benim oğlum benim gibi, bir şeyin yeri değiştiğinde huzursuz oluyor, babası gibi değil, babasına göre bir şeyin yeri diye bir şey yok. Neyse, bir girdik banyoya amaniiiin. Banyo dolabında duran misafir havlularım, günlük havlularım dolaptan çıkarılıp, Berk'in banyo küvetine yerleştirilmiş. Eminim sevgili usta, temiz! elleriyle taşıdı onları, hepsini yıkayacağım offf. Bir baktık, yerde 3 delik, tesisat görünüyor. Berk hemen çıktı banyodan. Ellerini bile diğer küçük tuvalettin lavabosunda yıkadık.Akşam uyumadan önce, çişimi yapmam da yapmam ! Sevmedi yeni halini banyonun. Zor ikna ettim, üstün başarılı bir anneye uygun şekilde; rüşvetle!

Ama oğlum bana benziyor, çişi kıymetli, öyle her tuvalate yapmaz. Neler çektim ben bu yüzden

Seneler önce, iş ile ilgili zorunlu bir seyahatte, iş arkadaşımın yöneticimize aşırı ısrarı ile, bir akşam onlarda kaldım. Telefonda günde en az 10 kez konuştuğum ama ilk kez gördüğüm biri. Eşini de ilk kez görüyorum. Sevdim ikisini de, ama bu tuvaleti sevdiğim anlamına gelmiyor. Gece oldu, yattık. Tutuyorum ben, bırakamam kıymetlimi, öyle sevmediğim klozete.Sabaha karşı, rüyamda bir kedi üzerime işiyordu, nasıl beynim çabuk algıladı ve salmaya başladığım çişimi tutup, zor attım kendimi tuvalate. Sabah kahvaltıda anlattım arkadaşlarıma,adam koptu tabi. Altıma yapıyordum be, rezalete bak. Kariyerim bitecekti

Sonra yıllar sonra Murat ile nişanlı olup, düğün yerini araştırdığımız dönemde, o zamanlar yakın akrabası olan bir aile, bize yardım edecek. ( Murat'a yaptıkları terbiyesizliği, ben asla affetmiyeceğim, artık akrabası değiller, uzak dursunlar zaten ) Gittik evlerine, abi abi diyoruz o adama o vakitler, offf neyse. Konumuz başka. Kapıyı çaldık, abi bizi o gereksiz renklerle ve logo ile kaplı, eşofmanı ile karşıladı. Bir irkildim zaten.Tam içeri gireceğim, kapıda kocaman bayrak sallanıyor ! Murat, yalvaran gözlerle bana bakıyor, olay çıkarmayayım diye. Girmem, giremem. Lütfen şu şeyi kaldırır mısınız ? dedim. Kaldırdılar. Sırf Murat'ın uğruna içeri girdim. Çay diyorlar, içemem. Ya fincan da öyleyse ? Düğünün yapılacağı yerleri görmek için çıktık, dolaştık. Oralardayken, hiç gelmedi çişim.
Abinin ısrar kıyametiyle, yine çay içmeye evlerine çıktık. O zamanlar seviyorum abiyi, zaten kendisi de fanatik olduğundan anladı tepkimi. Saygısızlık falan yok ama benim tarafımdan, onlar bana gülüyorlar. Abinin karısı, illa çay iç, çay iç diyor.İçmem, yemem, abiyi seviyorum ama kadını sevmedim. O sırada Murat yiyor, içiyor. Benim geldi mi çişim. Yok tutamıyorum. Murat hadi kalkalım diyorum, kalkmıyor. Amacım, arabalı vapura yetişmek, yolda bile yaparım ama o evde yapamam. Sevmedim kadını, pistir o şimdi. Girmem tuvaletlerine, ya o renkler varsa hem. Murat da gir tuvalete diyor. Aaa yok, hafif kaçmaya başladı, zor girdim. Yani tuvalet pis değildi ama benim çişimi de haketmiyordu. ( Görüşmeme sebebimiz bunlar değil, onların Murat'a terbiyesizliği )

Evlendiğimiz zaman, evimizin klozetini de sevmedim. Akşam birşey içmemeye özen gösteriyordum, sabah işe gelince, doğru tuvalete. Giremem ben öyle sevmeden. Sonra ben evde de işeyebileyim diye, Murat klozeti değiştirdi. Ohh sonunda sevdim tuvaleti.

Birinin evine çişimi bırakabilmem için, evin sahibini sevmem yeterli değil, klozeti de sevmem lazım.

Sabah ben de küçük tuvalete girdim. Banyomuz eski haline gelene dek, ana oğul, işemeyeceğiz oraya, o ka!