30 Eylül 2011 Cuma

doomgünü paltisi

Çok güzel geçti dün Berk için :) 14.30 da okuldaydık,babası,ben,ananesi ve dedesi...Dün uyumak istemiş bir saat kadar uyuyunca, yetmemiş paşama,afyonu patlamamıştı.Arıza modundaydı,gidelim deyip durdu.Neyse sorunsuz kestik pastayı.

27 Eylül 2011 Salı

bi filklim var...

B:bi fiklim var
N:söyle bakalım
B:güneş buyutta yaşal mı?
N:.............................
M:....................................
N:yaşar arkasında yaşar
M:................................
B:hayıl
B:yağmul buyutta yaşal

26 Eylül 2011 Pazartesi

cevvel...

Kipa'da alışveriş yaparken,pizza evet pizza ne güzel pizza alırken,zaten bu almalar beni şimdi pizzasız bıraktı.Neyse konumuz pizza değil tabi,ben dört gün bu diyete nasıl dayanacağım da değil zaten.Olsaydı, açım derdim.Olsaydı,o kadar yedim ama diyetteyim ya niye aç hissediyorum, bu ne yaman çelişki derdim.Zavallı mankenler çok acıyorum artık onlara hep diyet hep diyet...Vereyim şu kilolarımı yine sinir olurum:)

Evet pizza alırken,kalem kutusu hediye ettiler.Eve gelince,saklayayım ben bunu,veririm bir çocuğa dedim ama Berk gördü,

vakvuyin...

Güzel geçti bu haftasonu.Cuma akşamı spora başladık,Berk oyun bölümünden çıkarken "çok eylendim ben" dedi.
Ayrıca oradaki abla,elinden ayırmadığı, vakvuyin,matıl ve yuciyi alabilmiş,kendisini tebrik ediyoruz.Hatta ayrılırken,"Berk bir daha buraya oyuncak getirmek yok,tamam mı " dedi.Berk de tamam dedi.Ne Işıl,ne ben, ne babası başaramamıştık.Okula götürüyor,koydukları bir yer var,tüm gün orada duruyor oyuncakları,bazen unutuyoruz akşam çıkarken almayı,işte o zamanlar akşamı bana dar ediyor.

22 Eylül 2011 Perşembe

İç döküş...

Efendim hayırlısı olsun,nurtopu gibi bir sorunumuz var.Üç gün önce başladı,ısrarla devam ediyor.Okuldan ayrılırken,kendisine ait olmayan ayakkabıları giyiyor ve benim diye ağlıyor.Bugün Berk ile konuşma yapıp,bu konunun üzerine düşecekler.Gelişmeler daha sonra bu blogda!!! Bir bilgi daha;başkasının ayakkabısında mater,miki fare gibi karakterler yok!!! Nedir cazip gelen anlayamadık.Hele ki ben, bunlar kimin dediğimde,ısrala benim demesini,değiştirince kendi ayakkabılarına benim değil diye ağlamasının çözümü bugün okulda:)))

21 Eylül 2011 Çarşamba

süpriz...




Emek harcamış...Tek tek isim vermiş...Masraf yapıp,bana kargoyla göndermiş.Koliyi açtım, ağladım...

Birgün Nurturia'da,"ya ne olur biriniz şu şişe domateslerini yapıp satsa da, ben parayla satın alsam" dediydim.Üstünden günler geçti,ama okumuş,süpriz yapmaya karar vermiş.Adresimi bulmaya çalışmış.
Cuma günü sana bir süprizim var dedi,yanlış ipucu verdi.Meraklandım.Salı günü koli gelince,şaka gibi tam açarken,telefon çaldı,müdür içeri girdi,aklım kolide...Açtım nihayet,açtım ve üstünde "2011 mahsülü :) " yazılı olanı gördüm,ağladım resmen.

Akşam hepsini açınca,Murat ile gülümsedik...Tek tek isim vermiş.Arda ve Berk yazılı olanı,en sona saklayacağız.Tadından yenmeyecekler.Sonra hatırladım;Arda bu kapaklarla oynamıştı.Arda'nın da eli değdi yani.

Tam süprizdi benim için.

Burçak;canım ya,nasıl sevindirdin bizi.Başkası şişe domates der geçer,bende yarattığı duyguyu ben anlatamam sana..

İsimleri de çok sevdim :)

19 Eylül 2011 Pazartesi

muyata çekel

Berkçe'de;muyata iki anlama gelir,ustalık y'den sonra gelen a'nın farklı söylendiğini algılamaktadır.Zamanında,kardeşim tanıdıklarımıza Nilce'den Türkçe'ye sözlük hediye etmeli derdi.Bundan sebep Berkçeyi Murat'tan daha iyi anlayabiliyorum.

18 Eylül 2011 Pazar

haftasonu kararları

Bu haftasonu; ciddi kararlar aldım.Aslında karar almak gibi bir niyetim yoktu.Böyle iyiydim ben,hamileyken bir düğüne katılacağım diye aldığım mor renkli elbiseme olduğuma göre,geçen kış 38 beden pantolonuma girebildiğime ve hala içimde bir umut, bu kış da girerim,iki yemem,üç içmem yaparım dememe rağmen,artık kotumun beni sıkması ve acımasız babamın, "sen ve göbeğin şeklinde geziyorsun" demesiyle,aynaya bakmadığım anlarda da içime bir kurt düştü,evet evet kilo aldım.

cebimdeki renkler...

Yeliz'in "kemeraltı"nı yazdığını okuduğum akşam,ilk kez gördüğüm bir nickle "cebimdeki renkler"  diye biri Yeliz'e aylardır bir sürü laf kalabalığı ile anlatmak istediklerimi ,öyle güzelce yazmış ki,ilgimi çekti.Tamamen yanlışlıkla isminin üstüne tıkladım,niye yanlışlık;böyle birşey olduğunu bilmiyordum.isme tıklanınca;hakkında bilgi sahibi olabildiğimi :) (Bırcı'nın dilene düşecek doneler veriyorum,farkındayım)

16 Eylül 2011 Cuma

Nurturia...

Çok hoşuma gitti bu "mim" olayı....Duygusal mıyım,neyim,bu blogu açmama  kitap  tavsiyesiyle vesile olan Özlem'in mimiyle yazmak daha da hoş oldu :)

15 Eylül 2011 Perşembe

gurur duydum...

Serviste gelirken,öğretmeni sabahları Berk için süt koymamızı ama özellikle küçük kutu ve meyveli süt koymamızı istedi...Meğer oğlum bugün özenmiş,gözyaşı dökmüş.Arkadaşlarından biri kahvaltıda meyveli süt içiyormuş.Berk de istemiş,öğretmeni okulda olmadığı için bardakta sade süt  vermiş,Berk üzülmüş,sessizce süte baka baka ağlamış.Öğretmeni de çok üzülmüş.Kahvaltı saatinde zaten bir arkadaşı ve Berk oluyormuş.Saat 11.00 'e kadar,tabiyki şimdilik yakında kalabalıklaşırlar.

ne ka tatlısın...

Bazen senin tadından yenmeyeceğini düşünüyorum,çok gülüyorum sana.Hatta babanla bazen kahkahalar atıyoruz.Bizi düşürdüğün, normalde utanılacak durumlar bile komik oluyor...

İyi ki doğurmuşum yaa,babandan başka bu kadar güldüğüm komik bir canlı daha var evde.Komik bir aileyiz biz.

Aynı oranda saçma sapan ve inatçı,hatta dayanılmaz da olabiliyoruz üçümüz de:)

Hele ki benim arıza durumum ile senin arıza durumun aynı gündeyse vay vay vay.Benim sesim komşuları rahatsız edecek derecede yükseliyor aynı oranda senin böğürmen...

Ben zıpır günümdeysem ve babanla dalga geçme modundaysam ki,o moda hemen girer baban,kolay değil yirmi küsur senedir en yakın dostumdur kendisi hehe Nihal'den sonra.Çünkü Nihal'i babana hiç çekiştirmedim ama babanı Nihal Teyzene defalarca çekiştirmişimdir:) sadece Nihal'e çekiştirmişimdir tabee:)) Kural 1,kadınlar annen de olsa herkesi herkese çekiştirirler bunu unutma!

Dün biri daha çapkın bakıyor bu oğlan dedi.Hatta aaa aynı bakış diye bana da güldü.Yahu çapkın bakmıyoruz aslında; o bakış "hahaa kendini zeki, beni aptal sanıyorsun! ama ben akıllı olduğum için, aptal görünebiliyorum bakışı :))

Not:bu arada kendi başına uyumaya başladın,içimde bir senin,bir de yeni başlayan Kuzey aşkının ve pis babanın normalde saat üçlerde yatıp,sırf ben Kuzey ile yalnız kalmayayım diye dün akşam dokuzda yatmasıyla buna başladık.İkna oldun odada tek başına yatmaya ve yattın amaaa kırk kere kalktın,görmediğimi düşünüp sessiz sessiz ayak ucunda yürür gibi,mutfağa gittin ve bisküvi aldın.Sonra seni gördüğümü gördün ve elinle bana sus işareti yaptın.Komiksin işte,çapkın bakışlım,komiksin:))))

11 Eylül 2011 Pazar

40 gün 40 gece

Berk'in ilk doğumgününü sadece bir pasta keserek acele tarafından kutladık.Çünkü babaannemiz yoğun bakımdaydı.

9 Eylül 2011 Cuma

kime çekti bu?

Kesinlikle cinsiyet ayırıyor.Tuhaf tuhaf hayalleri,garip saptamaları var:)

Mesela; okulda öğrendiği bir şarkıdan aklında kalan kelimelerle servis şöförüne beni testereyle kestiriyor üstüme de su döküyor!!! Şimdi gülüyorum da,ilk duyduğumda panik oldum.Kimden öğrendi,ah yavrumun pissskolojisi vay vay vay deyip evhamlar yaptım ama şimdi gülüyorum.Çünkü benim hayalimde ben kanlar içindeyim ve oğlum üstüme su döküyor,hala niye su döktü bilmiyorum ama hayali işte...

B:annee,murgut amca seni testeleyle tesçek,ben su dökçem,sen aylama,tamam mı,söz mü?

bunu duyup da evham yapmayacak olan tüm anne arkadaşlarımı kutlar,saygılarımı sunarım:)

Cinsiyet ayırması ise; bu çocuk kesinlikle benim birşeyleri tamir edeceğime inanmıyor.Kafasındaki güçlü karakter babası.Oysa ki ben de haydaa hoppa diye kaldırır indiririm ortalığı,arabalarını tamir ederim ama yok elimden alıyor,

-sen yapamazsın,babam tamil edecek diyor.

Aman çok da dert,yapsın babası madem.Ama ama bir önceki akşam bardağı taşırdı artık.Murat biraz geç geldi.Biz yemeğimizi yemiştik.Murat eve gelir gelmez hemen yemek yiyen bir cinsimiz değil,"şimdi yemiyeceğim" der.Berk'in uyku saatine daha var,Berk ve Murat salonda, ben içeri odada Kuzeyciğim ile tanışıyorum :p
Berk efendi geldi,

-Anneee,babama yemek yap dedi.

Murat gülüyor.

N:sen mi dedin?
M:hayır,bana sen yemek ye dedi.tamam yiyeceğim dedim.Sana koştu.
N:Berk baban yemeğini alabilir.
B:hayıl,sen yap yemeği.
N:anneciğim,babanın yemeği hazır (ben koyacaktım mikrodalgaya iş inada bindi) mikrodalgada ısıtacak.
B:babama yemek yap.

Yapmadım!!! Murat acayip eğlendi.Yani anlamıyorum.Kafasında yemeği ben sunacağım,tamirleri baba yapacak.Ya kendi bilekliğimi,kendi bileğime kendim takarken bile arıza çıkardı Berk

Hayııııııl,babam takacak.Sen yapamazsın.

Ben öyle bir yaparım ki,aklın şaşar annem,inadını benden almış,babanla katmerlemiş olabilirsin ama az değilim ben de bilesin:)

7 Eylül 2011 Çarşamba

kiminle dans ediyorsun?

Akşam okul servisinden indik,hayret ki,bakkala değil eve yöneldi.Ama garip davranıyor.Servis uzaklaşana kadar bekledi,el salladı.

B:Anne bakkala gidebilil miyiz?

Yine şaşırdım.Genelde peşinden koşarken,"bana sormadan hareket edemezsin,kendi kafana göre bakkala gidemezsin" diyorken,vay be başardım diye sevinirken;

B:öyletmenime söleme dedi.

Hemen anladım! Bir akşam önce servisten iner inmez koşunca,ikimiz birden bağırdık,öğretmeniyle.Demek dün konusu geçmiş.Eşşek herif,rol kesiyor! (zamanında, bonibonları koltuk minderlerinin arkasına saklayıp,ben çıkınca gidip alıp yemişliği de var bu üçkağıtçı, serserinin.)

Böyle hazırlıksız yakalanmayı sevmiyorum.Hangi hareket doğru olur ki?

N:Anneciğim bakkala gidebiliriz, bunu saklamaya gerek yok ama elimi tutacaksın,neyi istersen sadece bir tane alınacak tamam mı dedim

Tamam dedi

Gerçekten dinledi.Eve geldik.Yemek yedik.Duş almamız gerekli.Ama yok beyefendi arıza.Ben de söylenmeye başladım.

Nedir bu senin ağlama hallerin de,vır vır vır vır.En sonunda

N:Bu evin kuralları var Berk,hepimiz uymak zorundayız.
B:kimin kulallalı
N:bu evin,bizim kurallarımız.
B:otele gidelim

Yine kaldım birkaç saniye...Oğlum hemen banyoya giriyoruz dedim.

Akşam yatmadan önce düşündüm,bazen bana babam ya da annem "hayır" dediklerinde,"sebep" derdim.Sinirle "ben öyle diyorum" derlerdi.Şimdi şimdi anlıyorum.Bazen cevap bulamıyor insan,karşında da denyonun teki olunca...Genlerinde var işte.

Ya bir de bu ağlama halleri ne zaman geçecek, offf. Bebekken derdini anlatma biçimi ağlamaktı, 1-1,5 yaşında hayıra karşılık tepki ağlamaktı.Ama hemen oyalayabiliyorduk.İki yaşından beridir de,dediği olsun diye ağlamak,şimdi de sadece inat için ağlamak üstelik tepinerek,sinir krizi geçirir gibi.Offff.

Bir de şaka gibi,en hassas yanımı keşfetti,dalga geçiyor resmen.

B: ben uyumak istemiyoyrum,kalanlık olmadı.
N:Berk uyku vaktimiz.
B:seni çok seviyolum anne
N:ben de seni çok seviyorum
B:otulabilil miyim?
N:Berk uyuyacağııııız.
B:en büyük felel di mi anne?
N:evet Berk.

kardeşim, fener geçince konuda, nasıl duyarsız olunur,illa ki marş söylenecek,bana hababam sınıfındaki sınav atlatma taktiğini uyguluyor! (bunamadım daha ama potansiyel var)

kiminle dans ediyorsun! bunu ben değil,resmen Berk söylüyor:))))

6 Eylül 2011 Salı

damak tadı

Çok garip, sen doğduğunda seni nasıl tutacağımı bilmiyorken,yüzüne bakıp,değişik bir duyguya kapılırken,günlerden birgun sen hapşurdun.Çok şaşırdık babanla,hapşurdun diye.Sanki oyuncak bebeksin gibi...

Hala daha bazen dediklerine,yaptıklarına şaşırıyorum damak tadın gibi.Ne bileyim bazen salaklığım tutuyor,senin yemeğin tadını beğenmemeni garip buluyorum,"aaa damak tadı var onun da " diyebiliyorum.

Dokuz günlük tatilde,berbat otelin,berbat yemeklerini yerken,

"bunu kim yapmış,hiç güzel olmamış" dedin.Şaşırdım,gerçekten pilav çok kötüydü.O an anladım.Calfula,kıpaya ( ı ile) gittiğimizde,yemeğini yerken,"çok güzel olmuş,elinize sağlık" diyorsun.

Benim pilavımı yerken,"bunu kim yaptı,çok güzel olmuş,elinize sağlık" diyorsun....

Ve ben çok mutlu oldum biliyor musun,oteldeki pilavı sevmeyince,demek olay senin 7/24 pilav yemek istemen değilmiş,güzel pilav yemek istemenmiş.Bu durumda sen benim pilavımı seviyorsun,ikinci tabağı istediğine göre.Ve ben, pilavımı benim yaptığım pilavı sevdiğini,o otelde anladım.Yasasııııııın:))

Not: calfulunkini de seviyorsun ama ikinci tabağı istemiyorsun,tamam bir an evvel zıkkımlanıp,oyun alanına gitmek istemenle konunun alakası yok,yok o kadar! Sen sadece benim pilavımı seviyorsun:))

güne başlarken...

Bazı sabahlar ben işe giderken, Berk uyuyor oluyor.Şöyle bir eline dokunup çıkıyorum.Öpersem uyanır diye korkuyorum.

Bazı sabahlar ben işe giderken, Berk uyanıyor, bir neşeli hal,bir tatlılık hali ,beni öpüp,sarılıp , "güle güle annesi,gölüşülülüz" diyerek yolluyor.

Bazı sabahlar ben işe giderken, Berk uyanıyor, mızıl mızıl bir halde, "gitme annesi,ben seni istiyorum" diyor.Boğazımda bir yumru,babasını uyandırarak,Berk'i ağlar halde bırakıp çıkıyorum,bu sabah ki gibi.

Öğlene kadar sevimsiz oluyorum,değişmedi bir yıldır bu durum,acaba evde mi otursam,okula gitmeyip,biraz daha uyusa mı diye düşüncelerde oluyorum.

Sonra haftasonu geliyor,sabahın yedisinde oğlum uyanıp,"uyku bitti,kalk annesi" diyor."hadi biraz daha uyuyalım,ben seni istiyorum "diyorum aynen Berk gibi, o bana "kalk" diyor.O zaman eşşek herif diyorum.

Ama içimde kalan,keşke işe gelmek zorunda olmasaydım,keşke ilkokula başlayana dek sabahları sadece kendi isteğin ile uyansaydın keşke...Ama şartlar buna izin vermiyor.

Hadi artık öğlen olsun,akşama az kalsın.

5 Eylül 2011 Pazartesi

napçaz biz kardeşim

Yeni bir döneme girdik.Berk etrafa kafa tutuyor,biz ehem... şey.... pardon! diyoruz.

-Dursana abicim....(Asansöre kendisinden önce binecek olan adama)

-Önüne baksana,paldon deme bana...(Yanlışlıkla alışveriş arabasıyla kendisine çarpan ve pardon diyen kadına)

-Hahaa çok komik,kafa adam...( Kafasında şapkası olan,asansörü bekleyen komşumuza)

-Annemle konuşma ulaynnn... ( bana merhaba diyen komşumuza)

-Gogiii (küfür gibi birşey diye düşünüyoruz,resmen dalga geçerken söylüyor)

-Puuuuuuuu,nanananaaaa (ciddi bir şey anlatırken kendisine)

Üzülüyorum,kızarıp bozarıyorum.Ulan demeyi babasından,(şakalaşırken babası ona,dur ulan diyor) abicim demeyi okuldan öğrendi.İyi halt etti.

Allahtan daha onun yanında çok fazla küfür etmiyorum.Başıma gelecekleri düşünmek bile istemiyorum.zaten karşımda ona kızarken söylediğim sözlerle, bana ayar veren bir cins var.

"seni annamıyoyrum,bu son sözüm,tamam mı? "

Bir de küfür ettiğini düşünemiyorum.Zaten küfür ederse,baş suçlu,direkt suçlu ben olacağım.Ama ulan demeyi babasından öğrendi:))) Gerçi Murat'a göre,ulan ben dermişim,o kibarca ulen dermiş.

Akıl verenlerim,çok tepki verme inadına yapar diyorlar.Ne yapacağım peki?

Bir de Berk ilk kez  sinemaya gitti.Şimşek vakvuyini! izledi.Acayip etkisi altında,miki fare ile başabaş halindeler Berk'in dünyasında...

Kendini bazen Matır! bazen Vakvuyin zannediyor.Geri geri yürüdüğünde Matır'mış.Kaçovvv dediğinde Vakvuyin.
Bir de babası araba kullanırken, "hızlı git baba,öndekini yakalamalıyız" demeye başladı."Salı yoldan gitmeliyiz" diyor.Düz mantık Murat,sarı yol diye birşey yok diyor,Berk dinlemiyor,salı yoldan gidiyoluz di mi annesi?
Bunu biliyorum en son beraber izledik,miki farede.

İçimiz dışımız miki fare oldu,kendi hatamız.Hatta en son,en önemli konumuz Murat ile "Pete" ayı mı,kedi mi?
Araştırdık.Kediymiş!! Murat kazandı.Hile yapmış,kedi olduğu söylenen bölümü izlemiş.Ben sana "yumak attılar önüne"dedim diyor,hadi oradan.Goofy köpek ama:))

4 Eylül 2011 Pazar

Berk...

Sen doğalı üç yıl olmakta...Bu üç yılı bir şekilde buraya yazmak istiyorum ama nasıl başlayacağım bilmiyorum.

Babanın gayet yavaştan almasıyla 2007 senesinde evlendik.Genel olarak dengesizliklerim bir sürü ,hormonal dengesizliğim de olduğunu söylemişlerdi yıllar evvel,senelerce doğum kontrol hapı kullandım,evlendiğimizde bıraktım.Dediler ki;1 sene geçecek sonra tedaviye başlanacak.6 ay sonra sana hamile olduğumu öğrendim.Yakındaki poliklinikte test sonucunu söyleyen hemşireye nasıl baktıysam,istenmeyen gebelik sanırım demişti.Ben seni istiyordum ama çok çok şaşırdım.Nasıl yani mucize gibiydi.Çünkü doktoruma inanmış epey zorlu bir mücadelenin ardından sana kavuşacağımı düşünüyordum ama sen gelmiştin.

Hiç bir tanıdığın onayını almadan yine aynı poliklinikte bir kadın doktora görünmeye başladım.Kadını çok sevdim ki,jinekolog denince erkek olsun taraftarıydım.Hala öyleyim! Üç hafta geçti,eski tip ultrasonda senin kalbinin atmadığını söylediler.Bir an evvel gebeliği sonlandırmalıymışız.Ertesi güne randevu verdiler.Dünya başıma yıkılmıştı,dolmuşla işe giderken öyle çok ağladım ki,herkes bana bakıyordu.Baban tek kelime etmedi.Çok üzüldük.İşe vardığımda,kızlar ön ayak oldu başka bir doktora git dediler,hatta kızdım,kırdım onları.Ama ikna oldum.Tavsiye üzerine Mitra'daki Ali Özdemir'e gittik. 4 boyutlu ultrasonda bana kalbini dinletti.Şok oldum.İstemiyor musunuz diye sordu.Çok şaşkındım,oraya gitmesem seni... off düşünmek bile istemiyorum.

İlk başlarda sorunlu geçti hamileliğim.Bir gün Ali Bey bana,"isim düşündün mü ,zorlu bir bebek,sağlam olacak kişiliği,sana nasıl tutundu dedi.Cinsiyetin babana ve Ali Bey'e göre belli olduğunda,ben zaten biliyordum.Yıllardır biliyordum.Çok komikti,Ali Bey cinsiyeti öğrenmek ister misin dedi,ben biliyorum dedim.Erkek dedim.O da baktı baktı,fazlalığı var dedi.Öyle bir doğruldum ki,ikiz sandım.Oysa ki,senin için şu sıra en önemli olan şeyden,pipindin bahsediyormuş.

O sıralarda,"Hatırla Sevgili" diye bir diziyi tutkunluk derecesinde bağlı olarak izliyordum."Deniz" isimli karekteri oynayan oyuncu Berk Hakman'dı.Berk ne demek diye nete baktım,şaka gibiydi."Güçlü,sağlam" demekmiş.İlk anlamı buymuş.Adın Berk oldu.

Bayramları hiç sevmem ben.Sezeryanla doğumuna karar verildi,arife günü gittik hastaneye,doğumgününü ayrı severim,sayende o bayram ziyaretlerden kurtulacağım diye çok sevinmiştim ama tabi herkeslerin bize geleceğini düşünmemiştim:))) Evet arife günü doğdun.Israrla Arif Berk diye hitap eden akrabaların var tabi:) Haa bir de deden sana Ali Berk diyor.Sen Berk'sin...Sadece Berk:)

Not: Tüm aile,o kadın doktoru şikayet etmemi istedi.Ben yapmadım,çünkü onu sevdim.Yakın bir arkadaşıma göre;bu da bir Nil klasiği ama ne bileyim,kadının değil ultrasonun suçu.Tamam biliyorum,biliyoruuum.Etmedim alla alla.Eti'ye stickslerin niye antep fıstıklı bitteri yok diye günlerce yazsam da,o kadını şikayet etmedim.

3 Eylül 2011 Cumartesi

başlarken...

Bugün 3 Eylül 2011,dokuz günlük bayram tatilinin bitmesine bir gün kaldı.
Oğlum bu ayın sonunda 3 yaşını dolduracak,ben "geç kaldım artık başlanmaz" diye düşünüyordum,hatta bir ara niyet ettim geçen sene ama o zaman da eşim "direkt kamera koyalım eve yorulma, ne yaptık ne ettik anlatmaya" dedi.Çok dinlerim kendisini :)
Başladım çünkü; bu bayram tatilinde, Yeliz'in önerisi olan  bir kitap sitesinden, aldığım kitapların ikisi beni çok etkiledi.İskender ve K.Ç.S.A  önerisi ile Kürk Mantolu Madonna...

Bu sebeple bu blog yazılmaya başlandı.Bu iki kitabın bende yarattığı etkiyle...

Oğlum; belki beni yazdıklarımdan daha başka tanırsın,sanacağından emin olduğum deli bu deyip geçmezsin ,belki de vay beee zırdeliymiş dersin:)
Şimdi yapmam gereken; senin üçüncü doğumgününden önce bu üç yılı anlatabilmek...
Çok detaycıyımdır ama söz veriyorum kendi doğumumdan başlamayacağım

Unutmadan niye "nilberk" ? Nil ve Berk ama ikimizden,aslında üçümüzden (baban bende saklı) , oluşan başka bir dünya,başka bir duygu.Benim sana hissetiklerimi asla anlatamıyacağım gibi işte nilberk...