2 Aralık 2011 Cuma

berk'e...

Her sabah; en az yarım saat yataktan kalkman için dil döküyoruz. Yalvararak, evet yalvararak üstünü giydiriyoruz. Rica, minnet burnuna sprey sıkıyoruz. Bu da en az 10-15 dakika sürüyor.

Her akşam; en az yarım saat uykuya geçmen için dil döküyoruz.Yalvararak burnuna sprey sıkıyoruz.Sen bebekken, burnuna sprey sıkarken, gık demezdin. "Site vel, site vel " diye, streimarı isterdin. Çocuğuna orantısız güç kullanmak zorunda kalanları anlamazdım. Doktor spreyi sıkma yöntemini, ellerini başının üstünde çapraz hale getirip, küçücük ellerini, tek eliyle tutup, uygulamalı gösterdiydi. İçim ezilmişti. Asla uygulamadım. Sana rica ettim hep.  Ama son iki aydır, ızdırap çektiriyorsun. Hayıl hayıl hayıl !!


Sabrım kalmadı. Yorgunum. Burnunu açık tutmak zorundayım, kulakların tıkanmasın, iğne tedavisi görme diye...

Tehditle iknaya da karşıyım. Tehdit etmem ve ettirmem, babanla tartışırım. Ama dün akşam, sukuturunu almakla tehdit ettim. Sana izah etmeden, sen ikna olmadan hareket etmem.

Ama dün akşam, zıvanadan çıkardın beni. Üç yaşındasın, 38 ve 39 yaşında, sana sevgi dolu iki insanı öyle üzdün, öyle üzdün ki...

Yatmıcaaaaaam, istemiyoluuum diye bağırıp durdun. Yeliz Teyzen'den Allah razı olsun, Kipa'dan aldığımız termal pijamaların üstünde, ayakların çıplak, burun spreyini istemiyoluuuuum ! deyip durdun.

Sağdan soldan gelmeye başladılar bana. Tamam dedim, yalnız uyuyacaksın. Burun spreyi sıkılmadan seninle yatmayacağız. Tamam dedin. İnatçısın... Baban gibi, benim gibi...Bu yüzden tehditle iş yaptırmak istemiyorum, sonunda dediğini yutan ben oluyorum. Zaten hem baban, hem sen  inat mı  bıraktınız bende ?  Aile huzuru için alttan alan, hep ben. Geliyorlar yavaş yavaş.

Salona gittim. Seslendin. Efendim dedim. Ukela ses tonunla, sana demiyolum anne,babama diyolum. Baban cevap verdi; Berk burun spreyi sıkılmayacaksa gelmiyeceğim seninle yatmaya. Yatma, ben bişey söylicem dedin.Geldi baban yanına, sonra bilgisayar odasına geri döndü. Ne dedin bilmiyorum.Sonra aynı şekilde beni çağırdın. Geldim. Dedin ki; anneeee,beni battanyiyeyle sallasanıza, sonla söz bulun spreyini isticem. Tamam dedim. Tam 6 tur salondan, odaya seni hoplata zıplata, şarkılar uydura uydura taşıdık. Son kez dedim , ellerim ve belim koptuydu çünkü , tamam dedin. Bitti , arıza çıkardın. Hadi battaniyede zorlamadın ama duvara dayalı yastıkları atıp , çekyatta duvara dayandın. Oğlum, soğuk dayanma, oğlum battaniyenin altına gir , oğlum elini prizden çek ( emniyet kilidi kırıldı , önünde yastık var , normalde kilit olmasa da , o yatak koltuk konumunda olduğundan, Berk de son iki hafta öncesine kadar , kendi yatağında veya salondaki çadırda uykuya daldığından, almadık kilit gitti ) oğlum elini prizden çek ! Oğlum, kızıyorum. Oğlum lütfen ! Oğlum...

Birden tüm vucuduma bir sıcaklık yayıldı, kendimi avazım çıktığı kadar Beeeeeerkkkkk yeter be yeteeeer ! derken buldum. Sen benim mıçımı yırtmamdan korkup, sıçradın. Direkt hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladın. Ben seni yatağa atıp, sen ağlarken, spreyi sıktım. Ellerini yukarıda tutup üstelik ! Serbest kalınca, babana sarıldın, hıçkıra hıçkıra...

Elim ayağım kesildi...Ben de başladım, hıçkırmaya. Kucağıma almaya çalışıyorum, gelmiyorsun. Salona gittim. Ağladım. Sonra içeriden kahkaha sesin geldi. Anneme gitçem demişsin. Yanıma geldiniz. Gözlerime baktın, ağladığımı anladın.  Özür diledin. Ben de diledim. Öpüştük. Babamla uyucam dedin.

Sana zor kullandım diye, uyuyamadım. Sabaha karşı sızdım. Sonra seslendin , annee yanına geleyim mi ?  Geldin. Saate bir baktım, geç kalmışız. Babanı, yangın çıkmış gibi uyandırdım. Sen yataktasın. Ben banyodayım. Baban seni giydirmek için iknaya çalışıyor, iknaya çalışmak demek işe 10.00 da gelmek demek. Bir hışım girdim odaya. Berk geç kaldık, bize yardımcı ol ! Hayıl dedin. Daha sprey sıkılacak, giyineceksin. Zorla kucağıma aldım, ağlamaya başladın. Ağlama, çabuk ol! Seni kucağıma alırken, sen kendini geriye attığın için, başını koltuğun kumaştan kolçağına hafifçe vurdun. Baktın, tınmıyorum. Üstelemedin. Beş dakika içinde, giyinmiş ve burun spreyin sıkılmıştı.

Zorla çişe oturttum, zorla elin yüzün yıkandı. Ortada, aval aval bakan babanla da tartıştık. Sakin ol dedi. Nasıl sakin olayım, hergün arabada geç kaldık geç kaldık diye suratını ben çekiyorum. Al böyle olunca da, oğlun ağlıyor. Beşte mi kalkayım? hadi ben beşte kalksam, Berk'i kaçta kaldırayım ? Bugün ise normalden farklı uyuyakaldık.

Akşam uyuyamazken, annemi düşündüm. Bize bağırdığında, sonrasında hep ağlardı. Yaptığı ıhlamuru içmediğim, bile bile inatlaştığım hergün için affetsin beni. Hala hödüğüm üstelik; geçen akşam okul toplantısından sonra,  Berk'i annemden almak için, annemlere gittim. Üstelik, Berk heba olmasın diye, Manisa'dan erken döndüler, fedakarca. Evimize gidebilelim diye, Berk'i iknaya çalışıyoruz, haftaiçi kalamazsın,uyku vakti geldi, montunu giymelisin diye diye. Annem ve babam bir çaba, Berk'e montunu giydirmeye uğraşıyorlar. Ben ya sabır çekiyorum. Annem montu kapatamadı. Ben de inatlaşıyorsunuz, biz yapacağız diye dedim. Annem; biz inatlaşmayız,herkes mutlu olsun diye çabalıyoruz dedi.Hah oturttu mu lafı ? Hayvan Nil.. 39 sayılır artık, 39 yıldır çekiyor beni annem...Çekme sırası bende...

Her zaman bu denli sabırsız ve sinirli olmuyorum Berk'e. Zaten bütün olanlar, aşırı derecede onun istediği olsun, izniyle olsun tavrımdan...

Arkadaşım, bazen küçük bedeller ödeyerek öğrenecek, böyle yaparsam annem de böyle yapar diyecek, kendini üzme bu kadar dedi.Ama sabır göstermesi gereken, anlayışlı olması gereken, sadece benim. Berk beni üzmek için tavır sergilemiyor, ya da sinirlendirmek için. O sadece kendini ispatlama çabasında, üstelik bu çabada olduğunu çok da bilmeden.

Oğlum, eğer sana bağırdığımı hatırlarsan, lütfen ne hissetiğimi de bil. İnan bana, ben daha çok üzüldüm. Ama bil ki, sabahları artık seni giydirmeye yarım saat uğraşmayacağım. Kafanı çarpmadan, hızlı hareket edeceğiz. Biliyorum, uyumak istiyorsun. Ama sana istediklerini alabilmek için, malesef sabahları sen de uykundan fedakarlık yapmak zorundasın. Hayat böyle...Ne tuhaf değil mi?

Kendime kızgınım, hem akşam, hem sabah oğlumu ağlattım. Şimdi aşığına ulaşmaya çalışan biçareyim, akşam olsun diye bekliyorum. Müthiş annelik bilgeliğimle, sabah bakkaldan kendime sigara alırken, ona da 7,5 TL'ye dergi aldım. O görmeden, çantasına koydum. Arabada bırakmadım, benim aldığımı bilsin, babası vermesin ! Mutlu olacak, biliyorum. Ben bir damla yaşına kıyamazken, yine ben ağlattım hüngür hüngür. Offf, hiç de "ben de insanım" geyiğine girmeyeceğim, adam gibi davranması gereken benim. Biliyorum, bu gece o sprey iki saatte anca sıkılacak, iyi halt ettim, kendimi tebrik ederim.

Bu arada, iki çocuğu olanları, ikizleri olanları cani yürekten saygıyla selamlarım. Üçüzleri olanları, üç ve daha fazla çocuğu olanları ise, yerlerde sürünerek selamlarım. Anne ve babalık sabır sabır sabır işi...

8 yorum:

  1. nilim üzme kendini olur böyle şeyler demem hiçbirişe yaramayacak biliyorum.. ama bizimde bir tahammül sınırımız var.. sanırım kuralları koyup asla taviz vermememiz gerekiyor.. ama o kadar tatlılar ki kıyamıyoruz.. sonra da böyle tepemize çıkıyorlar işte.. 11 aylık bıdık dediğini yaptırıyor ağlayarak, inatla.. zor işimiz zor..

    YanıtlaSil
  2. Sevgiciğim, işte zaten hata benim.Taviz vermek.Zor evet zor ama,onu korumaya çalışırken,korkudan sıçratmak da ne kadar uygun? Neyse akşama dergi yırtıp :P mutlu olacağız:))

    YanıtlaSil
  3. Aynı inatlaşmaları yalvarmaları yakarmaları bizde yaşıyoruz her akşam saatlerce uyusun diye uğraşıyorum ne diyorsa yapıyorum sırf erken yatsında sabah uykusunu alsın diye sabah gene yarım saat tepesinde uğraşıyorum uyansın diye canım cııız ediyor evet bende istemiyorum onu zorla uyandırmayı ama işte dedğin gibi isteklerini karşılamak için çalışmak zorunda olduğumu her sabah anlatmama rağmen zor oluyor tüm bunlar. evet bazen peygamber sabrı gerekiyor anneler için. Hiç inanmazsın popom bir dakika sabit kalmıyor ya bişey istiyor ya kafasına bi oyuncağı takılıyor ya onu beğenmiyor ya şöyle ya böyle napcan işte anne böyle zor bir zanaatmiş.

    YanıtlaSil
  4. Tarkan'ın annesi; inanmaz mıyım? :)) Benim de popom o dalana kadar yer görmüyor.Ben su istiyorum diyor,suluğunu getiriyorum,bardakta diyor.Bardağı getiriyorum,suluğu istiyor.Oyuncakları istiyor,ben bişiy söylecem babama deyip,odadan çıkıyor.Sabır harbiden sabır.Oh be biraz rahatladım sayenizde,bir de bu arada iyi bir haber geldi bir arkadaşımdan,kendimi daha iyi hissediyorum:)

    YanıtlaSil
  5. Nil, seni anlıyorum desem sadece:)

    YanıtlaSil
  6. bizim evi anlatmışsın!

    YanıtlaSil
  7. Kıyamam ya... Çok zor bu işler ...

    YanıtlaSil
  8. Fadis, biz bizi anlarız :)

    Hypo, ah ah her donem mı aynı ya? Yok mu seneye, hersey iyi olacak ihtimali?

    Renk, yine de yine yine de iyi ki varlar,varsın sabır tasın çatlasın , sen yeniden yapıştır :)

    YanıtlaSil